”Yine de MesleÄŸimi Çok Seviyorum”
Akın efendi Bakkaliyesi Sahibi

M.AKIN EMİR ile KONUŞTUK

- Mustafa Akın Emir’i tanıyabilir miyiz?
Salihli doğumluyum. Isparta’nın Uluborlu ilçesi nüfusuna kayıtlıyım. İlkokulu Altınordu İlkokulu’nda tamamladım, ortaokulu Yeşilkavak Ortaokulu’nda tamamladım. Küçük yaşta babamı kaybettiğim için (15 yaşında) babamın bıraktığı mekânı 1983 yılından beri ben devam ettirmekteyim. Babamın bıraktığı anahtarı elime verdiler. Anahtarı cebime koyduktan sonra o gündür, bu gündür bu dükkânı yürütüyorum. Babasız ilk yıllarım da bayağı zorlandım. Zaman zaman ağladım, zaman zaman güldüm. Zorlukları bir şekilde aştım. Evliyim, eşim ev hanımı. Allah bağışlarsa iki oğlum var. Büyük oğlumun adı Emircan Emir, küçük oğlumun adı Mehmet Berke Emir.57 yaşımdayım sağlığım ve şartlar müsaade ettiği sürece mesleğimi yürütmeğe devam edeceğim.

- 2.Dikkatimi çeken bir ifadeniz oldu. Burada doğmuşsunuz ama nüfus kaydınız Isparta’ya yapılmış. Bunun nedeni nedir?
Dedem Salihli Emniyeti’ne Başkomiser olarak tayin olmuş. Öylelikle dedem ve ailesi burada ikamet etmeye başlamışlar. Dedem suyu güzel, insanları güzel Salihli’yi çok sevmiş. Memuriyeti sırasında da geniş bir çevre yapmış. Emekli olduktan sonra da buraya yerleşmiş. Kendisi vefat ettiğinde yaşı 90 küsurdu. Salihli’nin ilk polis teşkilatından. Uluborlu’da da evimiz ve yerlerimiz var. Orayla da irtibatımız sürüyor. Oraya da gidip geliyoruz. Bayramlar da Uluborlu ve Uluborlu dışında ikamet eden akrabalarımızla oradaki evimizde bir araya geliriz. Oradaki evimiz iki katlı. Altında dayım üst katında ağabeyim oturuyor. Ağabeyim emekli polis. Özel günlerde hasret gidermek ve eski günlerimizi yad etmek için bir araya geliyoruz.

- 3.Sattığınız ürünler bakımından diğer bakkallardan ayrılıyorsunuz. Bunun nedenini sizden dinleyebilir misiniz?
Ülkemizde ve Salihli’de marketçilik yaygınlaştığı için bazı ürünleri kaldırmak zorunda kaldık. Tarihi Nuri Leflef ve Konya Alkan ayakkabı boyaları, (üç kuşaktır imalatını sürdürüyor) ayakkabı cilaları, ayakkabı parlatıcıları ve boyacı süngerleri, cezve gurupları, kurukahve müşterilerimiz için bulundurduğumuz mallar. Bunun dışında berber müşterilerimizin ihtiyacı olan jilet, sabun, kolonya, ağda, boyun bantı bulundurmaktayım.
Gıda grubu olarak; Toroslar bölgesinin doğal bozkır tahinini bulundurmaktayım. Tarçın gurubu, adaçayı gurubu, sinek ilaçları, artık her yerde bulamayacağınız ispirto, gazyağı bulunduruyorum. Ispartalı olduğumuz için Isparta gül kremi, Isparta gül reçeli, bulunduruyorum. Dönem dönem bunları bulunduruyorum. Alış sirkesi, elma sirkesi, anason, kimyon, karabiber, tarçın, zencefil tozu, zerdeçal tozu, hindistan cevizi, sumak, acı biber ve çok az miktarda da sigara satmaktayım. Gördüğün gibi her bakkalda bulamayacağın ispirto, gazyağı veya baharatları satmakla diğer bakkallardan ayrışmaktayım.

- 4.Dükkânın iç dekorasyonunu hiç değiştirmemişsiniz. Değiştirmeyi hiç düşünmediniz mi?
Düşünmedim. Sattığımız ürünleri çok düşük karlarla sattığımız için dekorasyona bütçe ayıramadım. Ayırsam bile usta çalışmaya başlayınca çalışmaları çok uzun sürüyor. Ticaretime uzun süre ara vermem gerekecek. Bunu da göze alamadım. Bu ara alışveriş hem benim için hem de benden alışveriş yapan müşterilerim için dezavantaj olacak. Müşterim de beni böyle benimsemiş, beni böyle kabulleniyor.

- 5.Bakkallığın geleceği hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?
Çok güzel bir soru. Eskiden bakkal amcalar vardı. Sadece bakkal değillerdi. Onlara adres sorulur, parası yetmeyen müşteri yeri geldiğinde borç ister, bir mala acil ihtiyacı olan hemen ulaşır satın alırdı. Çocuğunu evlendireceklerin en önemli istihbarat kaynaklarından biriydi bakkallar. Güvenilir bilgi kaynaklarıydı. Yani bakkallar yalnız bakkal değillerdi.
Zincir marketler çıktıktan sonra iyice azaldık. Bizden sonra arkası gelmez artık. Bizim yaşayabilmemiz için artık devletin de yardımcı olması lazım. Üzerimize çok yükler bindirdiler. Fatura bile 3000 liraya kadar kesebiliyoruz. İkinci sınıf deftere tabiyiz. Defter tasdik paraları, muhasebe ücretleri, gelir vergileri dönem dönem bize ağır geliyor. Şartlar iyice ağırlaştı. Küçük esnaf gittikçe azalıyor. Bizler son nesiliz, bizden sonraki nesil artık bu işi yapmaz.

- 6.Meslekte başınızdan geçen ilginç bir olayı okuyucularımız ile paylaşır mısınız?
Buraya çok ilginç insanlar gelir gider. Çok pazarlık eden biri vardı. Ona mal vermek istemezdim. Çok huysuz birisiydi. Cebinden para zor çıkar, beni uğraştırırdı. Zaman zaman; istediği malı kalmadı, gelecek veya size gelmez der savuştururdum. Yine de sabırlı davranıp idare yoluna gider kırmamaya çalışırdım. Belki bir gün düzelir diye olumlu taraftan bakıyordum. Bahsettiğim şahıs bir gün geldi nasıl olduysa hiç pazarlık yapmadan alışveriş yaptı. Çok şaşırmıştım. O günden sonra hiçbir alışverişinde pazarlık yapmadı. Neden oldu? Nasıl oldu? Hiç fikrim yok. Muhtemelen önceki alışverişlerinde beni denemişti. Başka yerlerden yaptığı alışverişler veya araştırmalar sonrası fiyatlarımın gayet makul olduğunu anlamıştı. Oda rahatlamış, ben de rahatlamıştım.

- 7.Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bahsettiğim gibi küçük esnafın biraz kalkınmasını istiyoruz, destek istiyoruz. Derneklerimiz yani Bakkallar Odası zayıf kalıyor. Masraflarımız çok ağır. Dernek bile dünyanın parasını alıyor. Çok az bir miktar sigara satıyorum 2500-3000 lira sigara harcı yatıyor. Verdikleri kar %4 oluyor. Kar oranımızın yükselmesini isterim. Bize de yazık günah. Karlarımız çok düşük. Bazen gelir gideri dengelemiyor. Sabahları çok erken açarım öğle bir saat saatlik yemek molam vardır. Gün içinde kendime ayırabildiğim tek zaman parçasıdır öğle yemeği. Akşam da mevsime göre en geç vakitte kapatırım. Çok uzun mesailerimiz olmasına rağmen kazancımız aynı oranda olmuyor maalesef. Yine de mesleğimi çok seviyorum. Son temsilcilerinden olmam, gelecek adına beni üzüyor.
Yorum: Zamanda Yolculuk…
Zaman zaman alışveriş yaptığım Akınefendi Bakkaliyesi’nin ismi ile müsemma, efendi, güleryüzlü, hatırnaz, tatlı dilli sahibi Akın Bey, Salihli’de takdir ettiğim esnaflar arasındadır. Bilhassa gazyağı ispirto ve ayakkabı boyası denilince Salihlililerin ilk aklına gelen dükkândır.
İnsanların bazen basireti bağlanır. Gözünün içine girse de bazı şeyleri düşünemez, göremez. Evet, Akın Bey söyleşi listemde yoktu. Bu söyleşiyi bana tavsiye eden, söyleşilerimin sıkı okuyucusu önceki dönem Belediye Başkan Yardımcımız Mahmut Süreyya Karaoğlu’na teşekkür ediyorum.
Akınefendi Bakkaliyesi’nden içeriye adım attığınızda kendinizi zamanda geçmişe yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz. Adeta çocukluğunuza ışınlanmış gibi oluyorsunuz. Önce en az 70 yıllık orijinal sapasağlam ahşap yazıhane ve raflar dikkatinizi çekiyor. Yazıhanenin camekanının iç kısmına üst üste konulmuş üç kuşaktır varlığını sürdüren cilalar, boyalar dükkana girişte müşterilerine adeta ‘’Hoş geldiniz’’ diyor. Çuvallarda ve raflarda yerini almış baharatların kokusu sizi geçmişe götürüyor. Adeta çocukluğunuzdaki dükkanlardan birinde bulunduğunuzu hissediyorsunuz. Ne zaman ki bu geçmiş kokan ürünlerin içinde ne yazık ki kendine yer bulabilmiş modern meşrubat dolabını ışıl ışıl görüyorsunuz işte o anda rüyadan uyanıyorsunuz. Bulunduğunuz zaman dilimine sert bir iniş yapıyorsunuz.
Çocukluğumuzdan, günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş birçok ürüne vefalı davranmış Akın Bey. Artık pek satılmıyor, arayan, soran yok dememiş. Onlardan vazgeçmemiş talep az olsa da bulundurmaya gayret etmiş. İyi ki de öyle yapmış.
