’’Emekli İnşaat Ustasıyım ’’
Åžair ve Yazar

Hakan Dirgen ile KonuÅŸtuk

1.Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Hakan Ömer Birtu Dirgen. 1971 Salihli doğumluyum. Babam Uşak, Ulubey Avgan Köyünden Salihli’ye 1953 yılında yerleşmiş. Sağlık çalışanı (Hemşire) aynı zamanda Salihli Sanat Dostları Grubu Başkanı, Şair ve Yazar Hatice Dirgen ile evliyim. Emekli inşaat ustasıyım. Emeklilik hayatımı şiirle, edebiyatla ve müzikle değerlendirmeye gayret gösteriyorum.

2.Şairlik, Yazarlık, Koristlik var. Maşallah on parmağınızda on marifet. Önce şairliğinizden başlayalım. Kendinizi nasıl keşfettiniz, kaç şiir kitabınız var, genelde hangi konuları işliyorsunuz?
Benim aÄŸabeyim 1979’da askere gitti. Acemi birliÄŸinden gelirken getirdiÄŸi ÅŸiirlerin bulunduÄŸu defterini okuyunca çok etkilendim. Bu ÅŸiirlerin hepsi aÄŸabeyime ait deÄŸildi. BaÅŸkalarının ÅŸiirleri de vardı. O sıralar daha 8 yaşımdaydım. Bu ÅŸiirleri okuduktan sonra bir ÅŸiir kitabı almaya karar verdim. Param olmadığından ekÅŸikulak satıp parasıyla ÅŸiir kitabı almayı düşündüm. İki arkadaşımı daha teÅŸvik ettim. Üç arkadaÅŸ bir olduk ekÅŸikulak sattık ve kitap alacak kadar para kazandık. Mehmetçik Parkı’nın karşısındaki ÇaÄŸrı Kitabevi’nden ÅŸiir kitabı almaya karar verdik. Kitapevine gittik, ‘’Bize ÅŸiir kitabı ver” dedik. Oradaki kalfa güldü. ‘’Siz ne yapacaksanız ÅŸiir kitabını?’’ dedi. Åžiir kitabı yerine bize hikâye kitabı verdi. Biz kitapları parkta okuduk ama beklentimiz olmamıştı. Åžiir yerine hikaye kitabı okumak beni 7-8 sene ÅŸiirden uzaklaÅŸtırdı. Daha sonra bir arkadaşımın ÅŸiir kitaplarını aldım ve oradan defterime beÄŸendiÄŸim ÅŸiirleri yazdım. 17-18 yaÅŸlarımda ÅŸiir yazmaya baÅŸladım. Önce kafiyeli ÅŸiir yazmaya baÅŸladım ama serbest ÅŸiir benim daha hoÅŸuma gitti. Ondan sonra çok yazmaya baÅŸladım. Bilhassa askerde çok ÅŸiir yazdım.
Geçmişte Altınordu İlkokulu’nda Müdürlük de yapan Muammer Kırdar Hocam’ın Türk Sanat Müziği Korosu vardı. Ben de oraya katıldım. Oraya katılıncaya kadar güzel şiir okuduğumun farkında değildim. Daha doğrusu sesimin şiir okumaya uygun olduğunu bilmiyordum. Yazdığım şiirleri orada okudum. Sesimin çok güzel olduğunu, şiir okumaya uygun olduğunu söylediler. O beni daha da çok motive etti. Bu olay bana çok büyük özgüven verdi.
2014’te ilk ÅŸiir kitabımı yazdım. EÅŸime de ‘‘Yarı Yarıya’’ isimli bir ÅŸiir yazmıştım. O kitabın ismini ‘’Yarı Yarıya’’ koydum. TSM korosunda kendi ÅŸiirimi okuduÄŸum bir çalışmamızda İzmir’den sanatçı bir ablamız misafir olmuÅŸtu. Bana ‘’Sen ÅŸiiri çok güzel okuyorsun ama ÅŸiir deÄŸil de deneme yazsana’’ dedi. Bunun üzerine ben deneme yazmaya baÅŸladım. Uzun yıllar sonra Sanat Dostları Grubu’na misafir olarak İstanbul’dan ÅŸairler ve yazarlar gelmiÅŸti, orada bir aÄŸabey ile tanıştık. O da sen roman yazsana dedi. Çünkü senin denemelerinde buram buram roman kokuyor dedi. Tabii ki ben bunun farkında deÄŸildim. Bu öneriden sonra roman yazmaya karar verdim.

3.Şiirlerinde genelde hangi konuları işliyorsun?
Genelde aşk şiirleri yazıyorum. Bir de bir de vatan sevgisini işleyen şiirler yazdım.
4.’’Bedenim Uykuda’’ isimli bir romanımız var. Sizi roman yazmaya yönlendiren motivasyon nedir? Romanınız hakkında okuyucularımızı bilgilendirir misiniz?
‘’Bedenim Uykuda’’ adlı romanımı yazmadan önce senaryo yazmaya baÅŸlamıştım. Hayalimde senaryo yazmak gibi bir ÅŸey vardı. Biz eÅŸimle Urla’yı çok seviyoruz, zaman zaman gideriz. Urla’da bir parkta oturuyorduk. Karşımdaki bankta iki tane bayan kendi aralarında konuÅŸuyordu. Yanlarına bir bayan daha geldi ‘’Ben bugün gökyüzünü görebiliyorum, ellerimi oynatabiliyorum oksijen alabiliyorum ÅŸimdi sınıfıma gireceÄŸim çocuklarıma ders vereceÄŸim’’ dedi. Bu konuÅŸmasından onun öğretmen olduÄŸunu anladım. Anladığım kadarıyla böbrek yetmezliÄŸi olan bu bayan diyalizden sonra parka arkadaÅŸlarının yanına gelmiÅŸti. Ben bu konuÅŸmayı duyduktan sonra senaryo yazmaktan vazgeçtim. O bayanın hayatını yazmaya karar verdim. Ve 300 sayfalık romanımı Seçil adlı bu bayanın hayatı üzerine yazdım. Bu romanım da vefayı anlattım, sevgiyi anlattım, aÅŸkı anlattım yaÅŸama sevincini anlattım, anne baba sevgisini anlattım.

5.Müzik hayatınız devam ediyor mu?
Aslında ben solist olarak değil de korist olarak koroya devam ettim. O ortamda bulunmaktan ve müzikle iç içe olmaktan çok hoşlanıyordum. O nezih toplulukta bulunmaktan zevk alıyordum, mutlu oluyordum. Şu anda Salihli Devlet Hastanesi Türk Sanat Müziği Korosu’na devam ediyorum.
Ben de özgüven eksikliÄŸi vardı. Özgüvenimi Muammer Kırdar Hocam’ın koro çalışmalarında kazandım. Orada ÅŸiir okuduktan sonra arkadaÅŸlar bana çok güzel ÅŸiir okuyorsun dediler. Özgü Hocam’ın ÅŸefliÄŸini yaptığı konserlerde de ÅŸiir okumuÅŸtum. O ÅŸiir okumalarım çok beÄŸenilince, teÅŸvik edilince bende özgüven tavan yaptı. Ondan sonra öyküler yazmaya baÅŸladım. Kitap okumayı çok seviyorum. Kitap okumayı çok seviyorum ama okuduÄŸum kitapların adını unutuyorum. Mesela, Yahya Kemal’in yazdığı kitabın tamamını sana anlatabilirim ama ÅŸu anda adını hatırlamıyorum.

6.Sırada yeni eserleriniz var mı?
Yeni eserlerim var. ‘‘Bedenim Uykuda’’ romanından sonra ‘’Beyaz Kaz’’ ve ‘’Alaca’’ isminde yeni iki öykü kitabı daha çıkarttım. Gölmarmara’nın kurumasından çok etkilendim. Orada yaÅŸayan kazların hayat hikâyelerini yazdım. Göl kuruduÄŸu için oradan göç etmek zorunda kalan binlerce hayvanın hayatını yazdım. Åžu anda elimde bitmiÅŸ ama henüz yayımlanmamış ‘’Küçük Ceylan’’ isimli bir öykü kitabım var. Kendi hayat hikâyemi de yazdım ama henüz yayınlamadım. Åžu anda yayınlanmamış 2 tane öykü kitabım var. İleriki zamanlarda yayınlayacağım.

7.Başınızdan geçen ilginç bir olayı okuyucularımız ile paylaşır mısınız?
Mesela eşimle tanışmam başımdan geçen en ilginç olaylardan birisidir diyebilirim. Bir gün Türk Sanat Müziği Koro Şefimiz Muammer Kırdar Hocam, eşi ve ben Sıtkı Savaş’ı dinlemek için Elf Restoran’a gidecektik. Bir sebepten dolayı üç hafta ertelemek zorunda kaldık. Üç hafta sonra oraya gittiğimizde önceden bize ayrılan masamıza oturduk. Karşı masada benim tanıdığım bir hemşire hanım yanında da bir hanım oturuyordu. Birbirimizle selamlaştık. Bir süre sonra herkes dansa kalktı. Hemşire arkadaşımın yanındaki hanım yalnız kaldı. Ben de o hanıma bütün cesaretimi toplayarak benimle dans etmesini teklif ettim. Cevap olarak ‘’Ben sizi tanımıyorum, sizinle niye dans edeyim ki ?’’ Dedi ve teklifimi kabul etmedi. Tabi ben masum bir şekilde masama döndüm. Daha sonra durumu öğrenen hemşire arkadaş devreye girmiş ‘’Hakan tanıdığımız iyi birisidir, dans etsen ne olur ki?’’ diye arkadaşına rica etmiş. Kabul edince dans gerçekleşti.
Tanışmamız bu ÅŸekilde baÅŸladı ve arkadaÅŸlığımız evliliÄŸe doÄŸru evrildi. Dans ettikten sonra masaya oturduk. Daha samimi bir ortam oluÅŸunca masaları birleÅŸtirdik. Birbirimize sorular sormaya baÅŸladık? Ben kendisine karşı bir sıcaklık hissettim. HemÅŸire arkadaşıma arkadaşının bekar olup olmadığını sordum. O da bekar olduÄŸunu söyledi. Ben onunla daha sonra da görüşmek isterim dedim. Adının Hatice olduÄŸunu öğrendim. HemÅŸire arkadaşım kendisine ‘’Hakan seninle görüşmek istiyor’’ deyince gülmüş ‘’Olur mu acaba?’’ diye tereddüt etmiÅŸ ama daha sonra kabul etmiÅŸ. O zaman Hatice Hanım doÄŸum servisinde çalışıyordu. Ben kendisini orada ziyaret ettim. Birbirimizin telefon numarasını aldık 3-5 ay görüştük, arkadaÅŸlığımız oldu, birbirimizi tanıdık. Bu görüşmelerimizi 2013 yılının, 12 ayının, 27’sinde evlilikle taçlandırdık.

8.Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben 30 senelik inşaat ustasıyım. Hiçbir zaman da kitap okumaktan vazgeçmedim. Her zaman kitap okumaya vaktim oldu, vakit ayırdım. Okuduğum kitaplar beni çok geliştirdi, edebiyata karşı daha da ilgi duymama sebep oldu. Ve ben bu şekilde kendimi kitaba vererek roman yazdım, şiir yazdım, öykü yazdım. Kendimi küçümsemiyorum ama keşke ben de üniversite okusaydım. Daha farklı edebiyat dallarına geçebilirdim ama cevherin nerede olacağı bilinmiyor. Eli keser tutan, mala tutan insanların da sanatla ilgilenebileceğini kanıtlamış oldum. Bu şekilde düşündüğümde kendimi çok mutlu hissediyorum. Herkese okumayı ve yazmayı tavsiye ediyorum.
Yorum: Ters Köşe…
İnsanoğlu gerçekten çok kompleks bir canlı. Dışarıdan bakıldığında tanımak ve anlamak pek mümkün değil. İnsanların ruh dünyasını, duygu dünyasını, düşünce dünyasını gösteren bir makine olsa, toplumda kendi dünyalarına kapanmış birçok insanın içerisindeki cevheri keşfedip meydana çıkarabilsek.
Bazı insanlar ezber bozarlar. Ezber bozan en güzel örneklerden birisi de Hakan Dirgen Bey. O bir inÅŸaat ustası. Benzeri iÅŸlerde çalışan insanlar genelde sadece mesleÄŸini yapan, sanatla edebiyatla pek ilgisi olmayan insanlar kategorisinde kabul edilir. Bu da çok normaldir. Fakat Hakan Bey toplumdaki ön kabulü ters köşe yapmış. EÄŸitimini üniversite seviyesinde alamamış olması içindeki sanat ve edebiyat aÅŸkını ve öğrenme azmini engelleyememiÅŸ. Sözüm ona birçok ”yüksek eÄŸitimliden” daha çok okumuÅŸ, kendini geliÅŸtirmiÅŸ. ‘’Her zaman kitap okumaya vaktim oldu, vakit ayırdım. OkuduÄŸum kitaplar beni çok geliÅŸtirdi, edebiyata karşı daha da ilgi duymama sebep oldu. Ve ben bu ÅŸekilde kendimi kitaba vererek roman yazdım, ÅŸiir yazdım, öykü yazdım.’’ Åžeklindeki ifadesi bunu en güzel ÅŸekilde anlatıyor.
Hakan Bey bu iddiasının altını doldurduğunu edebiyatın değişik alanlarında yazdığı eserler ile kanıtlıyor. Yani iddiası boş bir iddia değil. Toplumda çok kullanılan bir ifade vardır. ‘’Ben hayat üniversitesi mezunuyum’’ der çok kimse. Kimisi bu sözü cehaletine kılıf uydurmak için söyler, kimisi de gerçekten hayat üniversitesinde kendisini geliştirerek kesintisiz eğitimine devam eder. Onlar hayat boyu eğitimin bıkmayan, usanmayan öğrencileridir
OkuduÄŸunuz bu söyleÅŸilerin bir amacı da bu insanları bulup çıkarmak topluma tanıtmak onları onure etmektir. Hakan Bey çok ÅŸanslı. Ona destek veren onun gibi ÅŸair, yazar Hatice Dirgen Hanımefendi gibi bir eÅŸe sahip. Karı koca etle, tırnak gibi bu alanda verimli olmaya, eser üretmeye devam ediyorlar. Sözlerimi yazar Murat MenteÅŸ’in ÅŸu harika sözüyle bitiriyorum. ‘’Yemin ediyorum dünya çok boÅŸ bir yer. Dua etmek ve kitap okumak lazım.’’ Buna ben de bir ilave yapayım. Okuduklarımızdan elde etiÄŸimiz birikimi yazıya dökerek topluma aktarmak lazım.
