SÖYLEŞİyorum

98 Ülke Gören Gezgin Cem Keçeci ile Konuştuk

’’Hedef 150 Ülke’’

  1. Kendinizi tanıtır mısınız?

1982 doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü 11,5 senede bitirdikten sonra Soma’da Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nda işçi statüsünde büro memuru olarak çalıştım. Daha sonra istifa ederek yurt dışında yaşamaya başladım. Almanya, Yunanistan, Kırgızistan, Polonya, Malezya, Endonezya, Katar gibi ülkelerde uzun süreli kaldım. Başladığım 9 tezli yüksek lisansın hiçbirini bitiremedim ve şu an hala öğrenciyim. Ege Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tezli yüksek lisans eğitimime devam ediyorum.
2005 yılında başladığım sırt çantalı gezilerime pandemi dönemi hariç hiç ara vermedim. 2006 – 2013 yılları arası AB Gençlik Projeleri ile uğraşıp Hacettepe Üniversitesi AB Ofisi’nin öğrencilik dışı bir program ile yurt dışına yolladığı ilk genç oldum. Almanya, İtalya, Macaristan, Makedonya, Romanya, Gürcistan gibi ülkelerde proje, konferans, çalışma ziyareti ve seminer gibi etkinliklere katıldım. Pandeminin akabinde tekrar yollara düşerek 13 ayda aralarında Afganistan’ın da olduğu 9’u yeni 18 ülke görerek 96 ülkeye ulaştım. En son Suudi Arabistan ve Bahreyn ile birlikte sayı 98 oldu. Hedefim 150 ülkeye ulaşmak, Türkiye ve dünyada seyahat kültürünü yaygınlaştırmaya çalışmak.

  1. Gezme sevdası nasıl başladı?

Yedi yaşımdayken annemin kuzeni bana bir atlas hediye etti. O atlasta yer alan ülkelere bakıp gezme hayalleri kuruyordum. On sekiz yaşıma gelince yürüyerek dünya turu yapacağım diyordum. Fakat 18 yaşımda üniversiteye başladım. Üniversite hayatım uzun sürdü. O yüzden yürüyerek dünya turu hayalimi gerçekleştiremedim.

Ama 2005 yılından itibaren düzenli seyahat etmeye başladım. Şöyle ki Ankara’ya iki Hırvat gelmişti. Ben ve kız arkadaşım ile Hırvat ve kız arkadaşı bir hafta otostopla Türkiye turu yaptık. Ankara’dan başlayıp Kapadokya, Adana, Mersin, Antalya, Pamukkale’ye kadar gittik. Bu seyahat benim çok hoşuma gitti. Bundan sonra yollarda olmak istiyorum dedim. Mesela trenleri keşfettim. O zamanlar trenlerde öğrenci indirimi yapıyorlardı. Çok düşük fiyatlara yolculuk yapabiliyordum. Trenin gitmediği yerlere de otostop ile gidiyordum. 2005’de ülkemi gezmeye başladıktan sonra 2006’da İran’a cebimde 40 Dolar ile 13 gün süren bir seyahat yaptım. (1997’de gördüğüm ABD ve İngiltere’den sonraki ilk ülke)

2005 yılında başladığım bu seyahatlerde ilk isteğim olan yürüme eylemini de yapıyorum. Mesela Katar’da üç günde 75 km. yürüdüm. İlk gün sınırsız otobüs bileti ile seyahat etme hakkım vardı. Buna rağmen 15 km yürüdüm. Çünkü yürümenin en güzel yöntem olduğuna inanıyorum. Şehrin merkezini ve kenar mahalleri keşfetmek açısından iyi oluyor. Yürüdüğünüzde istediğiniz zaman durup fotoğraf çekebiliyor ve çevreyi inceleyebiliyorsunuz. İnsanlar ile konuşabiliyorsunuz. O yüzden yürümeyi hala çok seviyorum. Eski Sovyet ülkelerinin geniş caddelerinde yürüyüş yapmayı çok seviyorum.

  1. Gezmek sizin için ne ifade ediyor? Nasıl bir motivasyon sizi yollara düşürdü?

Gezmek benim için bir hayat tarzı. ‘’Dünya en büyük ev, insanlık en büyük aile’’ adını verdiğim bir motto ile yaşıyorum. Ailenin geri kalan üyelerini ziyaret etmiş oluyorum. O yüzden bazı yerleri özlüyorum. Bazı ülkelere bir kez, bazı ülkelere de iki veya daha fazla kez gittim. 2013 yılının Kasım ayında 10 gün Hong Kong’da kaldım. Çin’de gittiğim tek yer. Buraya bayıldım ama bir daha gitme şansım olmadı.
Çünkü benim şöyle bir hayalim var. Özlediğim yerlere tekrar gidebilmek. 100. ülkeden sonra hoşuma giden bir ülkeye veya birkaç ülkeye yani arka bahçe yapabileceğim tanıdığım sistemini bildiğim ülkelere yerleşme planım vardı. Hayatıma giren insan gezmek isterse gezmek, gezmek istemez ise oturmak yani hanım köylü (!) olmak şeklinde bir planım vardı. Ama hedef 150 ülke olarak güncellendi. Salihli benim anne memleketim. Babam da bir hanım köylü (!)

  1. Neden 150 ülke hedefi koydunuz?

Çoğumuz çok zengin değiliz. Bill Gates veya Elon Musk değiliz. Dünyada tanınan, tanınmayan ülkelerin sayısı aşağı yukarı 200 adet. Kayserili mantığı hiç olmazsa yarısı olsun demiştim (!) 100 sayısı güzel bir sayı. İki haneden üç haneye yükselen bir sayı. Mükemmelliği de ifade ediyor. Annem, babam beni mükemmeliyetçi yetiştirdi. Ama iletişim ve ulaşım imkanları artınca Dünya daha da küçüldü. Şu an 42 yaşındayım. Yılda ortalama 5-6 ülke gördüğüm hesap edilirse, 150. ülkeye ulaşabileceğimi düşünüyorum.

  1. DeÄŸirmenin suyu nereden geliyor?

Ben Türkiye dahil 8 farklı ülkede yaşadım. Öğrenciyken Hacettepe Üniversitesi’nin bir projesi ile Almanya’ya gittiğimi söylemiştim. Bir sene Almanya’da kaldıktan sonra da gençlik projelerine devam ettim. 2006-2013 yılları arasında AB projeleri ile uğraştım. O yüzden bir ayağım Avrupa’daydı. Projeler için yaptığınız masrafı geri alıyorsunuz. Geri aldığım parayla da komşu ülkelere gidiyordum. Bir doğu bir batı yapıyordum.
Öğrenciliğim sırasında komşu ülkelerin çoğunu görmüş oldum. Soma’da TKİ’de çalışırken ekstra maaşlarım vardı yani ikramiyelerim. 17 maaşa karşılık geliyordu. O yüzden güzel paralar elime geçti. Döviz kuru da iyiydi. Kamboçya’da ATM’den 500 Dolar çektiğimi bilirim.
2014’de Japonya’dayken istifa etme kararı aldım. Yükselebileceğim bir kadro değildi ve hala öğrenciydim. Yurt dışında yaşamayı tercih ettim. Yunanistan’dan gelen bir teklifi kabul edip Apple’ın bir projesinde çalıştım. Başka güzel projelerde de çalışıp kısa zamanda para takviyesi yapabildim. Yunanistan’da, Kırgızistan’da, Polonya’da, Malezya’da güzel işlerde çalışıp gelir temin ettim. Pandemi sonrası, Endonezya’da uzaktan çalışıp para kazanmayı öğrendim. Bir online dil platformunda İspanyolca hocalarının denetlemesini yapıyordum. Günde yarım saat çalışıp neredeyse Endonezya’daki asgari ücreti kazanıyordum. Dolar üzerinden ödeme yapılıyordu. Bu bana bol bol zaman yaratıyordu. Şu anki hedefim de bütün bu deneyimlerimi dijital ortama taşıyarak pasif gelir elde etmek. Ve bu tarz bir yaşam ile uzaktan çalışarak, hayatımı eğlenceli bir şekilde devam ettirmek. Başkalarına da bu şekilde yaşanabileceğini gösterip örnek olmak. Bu sebeple yeni projelere ve iş birliklerine açığım yani beraber çalışmaya hazırım.

  1. Dünyayı gezme hayali kuranlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Zamanında Sardes’ten, Babylon’a uzanan kral yolu vardı. Krezüs yani Karun vardı. Karun en zengin hükümdardı ama Perslere karşı savaşı ve sonrasında ülkesini kaybetti. Maddiyat önemli ama maddiyattan daha önemli olan şeyler de var: Mesela hayallerinin peşinden gitmek. Bana göre insan dediğimiz canlı sosyo ekonomik değil, psiko biyolojik bir canlı. Yediğimiz içtiğimiz ve düşündüklerimizin toplamından ibaretiz.
Sanayi devriminden sonra sosyo ekonomi biraz fazla abartıldı. Bertrand Russell, ‘’Çalışmak aslında abartılmış bir eylemdir.’’ Der. O yüzden de gezmek isteyenlere ‘’Bir şeyleri değiştirmenin yolu kendi mahallenizde muteber olmamaktan geçer.’’ Derler. Ezber bozmaktan çekinmesinler. Başkalarının hayallerini kırmasından, yapamazsın demelerinden yılmasınlar, çekinmesinler. Hayallerinin peşinden gitsinler. ‘’Özgürlük mü, konfor mu?’’ ikileminde çoğu insan konforu tercih ediyor. Ama konfor alanınızın dışına çıktığınızda ve özgürlüğünüzün peşinden gittiğinizde bambaşka hikayeler sizi bekleyebiliyor. Tabi ki risk de var ama bu dünyada hiçbir şey bedava değil. Bedelini ya önden ödersiniz ya yolculuk sırasında ya da sonradan ödersiniz. Hayat biraz da aldığınız nefesin toplamı değil, nefesinizi kesen anların toplamı. O yüzden hayallerinizin peşinden gitmeniz lazım. Saint Augustine ’nin dediği gibi ‘’Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler onun sadece bir sayfasını okurlar.’’ diyeyim.

  1. İlginç bir anınızı okuyucularımız ile paylaşır mısınız?

19 senedir yollarda olan birisi olarak o kadar ilginç şeyler geldi ki başıma. Mesela Afganistan-Pakistan sınırında bana silah çekilmesi, Güney Amerika seyahatim esnasında Ekvador’da yolda ilk defa paramın bitmesi, Endonezya’da 6,5 gün süren gemi yolculuğu. O kadar çok anı var ki. Bu anıları ve ülkeleri bir kitap yazarak anlatmak istiyorum.

  1. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Youtube kanalımda Zoom programı yaptık beş bölüm kadar. Bu soruların benzerlerini orada da cevaplandırıyorum. Youtube kanalımda (101gecemasalları) ve Instagram sayfamda (Aiming100) bazı paylaşımlarım var deneyimlerimi anlattığım. Eskiden beni takip edin demezdim. Pandeminin getirdiği bu değişik iş modellerinde, artık iş birliği için ‘’kazan kazan’’, her iki tarafın da kazanacağı projelere ihtiyacımız var. O yüzden özellikle gezmekle, seyahatle, dünyayı görmek ile ilgili herhangi bir planı, projesi olan bana çekinmeden ulaşabilir. Ve iki tarafın da faydasına olacak şekilde neler yapabileceğimizi konuşup detaylandırabiliriz. Söyleşi için teşekkür ederim.

Yorum: Çağdaş Evliya Çelebi

Kendisine her faninin cesaret edemeyeceği bir hedef koyan Cem Bey, istikrarlı bir şekilde hedefine doğru ilerliyor. İki ülke daha gördükten sonra 100 ülke görme hedefini gerçekleştirecek. Üstelik bu hayalini çok mütevazı bütçelerle gerçekleştiriyor. Cem Keçeci Salihli Vergi Dairesi’nden emekli şef Fatma Keçeci ve emlakçı Ömer Faruk Keçeci’nin oğlu.
Evliya Çelebi’den bu yana gezginler, bu zorlu ve meşakkatli hayallerini kararlılıkla devam ettiriyorlar. Zaman zaman da ilginç hayat tarzlarıyla şu veya bu şekilde ülkemizin veya dünyanın ilgi odağı olabiliyorlar. Bazı hayati riskler bile onları durduramıyor. Üzerinde yaşadığımız bu gezegenin üzerinde hayat bulmuş ülkeleri, halkları, kültürleri, güzellikleri keşfetmek, tanımak ve tanıtmak gibi bir misyon üstlenmişler.
Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda dünyanın bittiğine
Onun bu hayat tarzı Sezen Aksu’nun köy kızı Ünzile’nin hüzünlü hikayesini anlatan şarkısını getirdi aklıma. Zaman zaman internette bulunan gezgin bloklarına bakarım. Onların bu ufuk açıcı, sıra dışı hayatları çok hoşuma gider. Kendi kendime hayıflanırım ama sadece o kadar. Alışkanlıklarından, konforundan pek taviz veremeyen birisi olarak bu yaşam biçimini gerçekleştirebileceğimi hiç sanmıyorum. Ama gerçekleştirenlere de gıpta ediyorum inanın.
Cem Bey kendisini yetiştirmiş kültürlü, donanımlı birisi. Gezmek onun için bir macera değil, bilinçli bir hayat tarzı olmuş. Hayat felsefesinin temelinde gezmek, görmek, öğrenmek, öğretmek ve yaşadığı hayatı eğlenceli bir hale getirmek yatıyor. Ezber bozan görüşleri var. Dünyaya daha geniş bir çerçeveden bakıyor. Öğrenilmiş çaresizliğe mahkûm olmamış. Genel kabul görmüş kapitalist düzenin öğretilerine aykırı düşünüyor. Doğru bildiği yolda inançla ilerliyor. Yolu açık olsun.