”Neden Biz de Yapmayalım?”
Farmavet A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ercan Petekkaya ile Konuştuk.

1.Ercan Petekkaya’yı tanıyabilir miyiz?
‘’Ercan Petekkaya’yı tanıyabilir miyiz?’’ sorusunu benim yanıtlamam oldukça zor, hatta belki de doÄŸru olmaz. Sonuçta bu dünyada hepimiz küçücük bir yer kaplayan canlılarız. Kendimize fazla anlam yüklemenin çok da anlamlı olmadığını düşünüyorum. Hani derler ya,’’ üç günlük dünya’’… Gerçekten de öyle; bir varmışız bir yokmuÅŸuz. Hepsi bu.
Ben bunu karınca yuvalarını izlerken çokça düşünmüşümdür. Her bir karınca, inkâr edilemez bir çaba içinde, kısacık toprak yollarında sürekli bir şeyler taşır. Bir oraya, bir buraya… Tıpkı ülkemin karayollarında şehirden şehre koşturan arabalar, kamyonlar, otobüsler gibi… Ama nihayetinde onlar birer karınca; bazen farkına bile varmadan üzerine bastığımızda ezilirler. Buna rağmen çabalamaya devam ederler.
Bir an için gökyüzünden, çok yükseklerden dünyayı izleyebileceğimizi düşünün. O koca gezegenimizin, evrende ne kadar küçük bir kütle olduğunu fark ederiz. Sekiz milyar insanı gökyüzünden izlesek, gördüğümüz manzara, bizim karıncaları izlerken gördüğümüzden pek de farklı olmaz.
Bu bakışı kendimize indirgeyince, aslında ne kadar da ‘’hiç’’ olduğumuzu anlayabiliriz. Demem o ki; şu kısacık ömürde, şu uçsuz bucaksız evrende, kendimizi fazla ciddiye almanın pek de anlamı yok. Sözün özü, eğer geride ‘’Bir hoş seda’’ bırakabiliyorsak, ne mutlu bize.


2.’’ Bir Ömür Ki Neye Vermeli ’’ isimli kitabınızı hangi motivasyon ile yazdınız?
Bir yıl; on iki ay, 365 gün… Bir günse 24 saat. Baktığınızda azımsanacak bir süre değil. Yeter ki isteyin, neler sığmaz o 24 saate…
‘’ Bir Ömür ki Neye Vermeli ’’ adlı kitabımı, işlerim nedeniyle yaptığım yolculuklarda, kendimle baş başa kaldığım anlarda yazmaya başladım. Kitabımda da belirttiğim gibi; doğup büyüdüğüm Anadolu toprakları, binlerce yıllık kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Bu kadar zengin kültür mirasına sahip topraklarda, refah içinde, üretken, kendi kendine yetebilen bir toplum olmamız gerekirdi. Ne yazık ki olamadık. Bence şimdilik başaramadık. Bu topraklardan gelip geçmiş uygarlıklardan almamız gerekeni alıp, üstüne biz de bir tuğla koyabilseydik, kim bilir neler başarırdık…
Söyleyeceklerimin siyasi bir amacı yok; ama tarihimize bakarsak, Cumhuriyet öncesinden başlayarak günümüze kadar süren kültürel emperyalizmin etkisiyle, yerel geleneklerimizden giderek uzaklaştığımızı görebiliriz.
Yediğimiz yemekten giydiğimiz kıyafete, hatta işyerlerimizin isimlerine kadar birçok alanda özenti hakim.
Ben de çok genç yaÅŸlarımda kendi uzmanlık alanımda hep yabancı firmaların hakimiyetini gördüğüm için, ‘’ Neden biz de yapmayalım? ’’ dedim. ‘’Neden ben yapmayayım?’’ diyerek yola çıktım. Bugün, o yıllarda ülkemde faaliyet gösteren birçok yabancı firma ile hem Türkiye’de hem de dünya pazarlarında rekabet edebiliyorum.
Bunun adını ille de ‘’başarı’’ koymak gerekmez; ama en azından şunu söyleyebilirim: ‘’ Biz de yapabiliriz.’’
İşte kitabı yazmamdaki temel motivasyon da buydu. Gençlere ‘’İstersen sen de yapabilirsin’’ mesajını vermek istedim
Okuyucularımın, kendime şiar edindiğim ‘’imkansızlıklar tembelliğinizin bahanesi olmasın’’ mottosunu içselleştirmeleri için kaleme aldım.




3.Kitabınızı tanıttığınız bir söyleÅŸide ‘’okuma ÅŸartıyla’’ imzaladınız ve hediye ettiniz. Bu ‘’sıra dışı” ÅŸartınız gerçekten çok hoÅŸuma gitti. Kitabınızı okuyanlardan da samimi bir ÅŸekilde eleÅŸtiriler beklediÄŸinizi yazıyorsunuz. Peki, ben şöyle ‘’ ters köşe’’ bir soru sorayım. Siz kitabınıza eleÅŸtirel bir gözle baktınız mı?
Kendimi ve kitabımı eleştirmem gerekirse, her şeyi bir çırpıda anlatma çabasıyla kitabın oldukça kalın olması bir dezavantaj oldu.
Zaten toplum olarak okuma kültürünün zayıf olduğu bir dönemdeyiz. Dijital yaşam ve sosyal medyanın etkisiyle özellikle gençlerin bu denli hacimli kitaplara ilgisi azaldı. Belki daha özet yazmalıydım ama o anda içimden nasıl geldiyse öyle yazdım.


4.Sıra dışı bir kitap olmuş. İçine şiirler serpiştirmişsiniz. Bir de yine sizin yazdığınız Rusya’da geçen bir hikâyeyi koymuşsunuz. Neden?
Kitap klasik bir otobiyografi değil Zaman zaman kendi şiirlerimle ya da şairlerin dizeleriyle yaşanmışlıkları ilişkilendirdim.
Rusya’daki deneyimlerinden söz ettiÄŸim bölümlerde, Sovyetlerin baÅŸarısız sosyalizm uygulaması sonrası toplumun nasıl savrulduÄŸunu bir kurgu hikayeyle anlatmaya çalıştım. Sanırım burada da edebiyata olan ilgimi ve varsa yeteneÄŸimi paylaÅŸmak istedim.
Kısacası, yazarken kalemim nereye götürdüyse oraya gittim. Hafızamda birikmiş, belki de bilinçsizce arşivlediğim deneyimlerim, içimden geldiği gibi sayfalara döküldü.
Zaten sizin geçen yıl, kitabımla ilgili yaptığınız eleştiriler ile benim kendime yönelttiğim eleştiriler arasında benzer noktalar vardı.


5.Başka projeleriniz var mı?
Bana ‘’baÅŸka projeleriniz var mı?’’ diye soruyorsunuz ya… Aslında bu soru bana, ‘’Bir Ömür Ki Neye Vermeli’’ adlı kitabımın yayımlandığı Aralık 2020’den bu yana geçen beÅŸ yılı deÄŸerlendirme fırsatı sunuyor.
Kitabın son bölümünde 2021’den itibaren insan saÄŸlığına da katkı saÄŸlamak için çalışmalara baÅŸlayacağımızı belirtmiÅŸtim.
Bu süreçte Distilex markamızla takviye edici gıdalar ve aromaterapi ürünleri geliştirdik. Şu anda doğal içerikli yedi kapsül ürünümüz ve birçok aromaterapi ürünümüzle insan sağlığına da hizmet veriyoruz.
Ben veteriner hekimim ve farmakoloji alanında doktora yaptım. Ancak bu beş yıllık süreçte insan sağlığına katkı sağlamak için yaşıma aldırmadan eczacılık fakültesindeki farmakognozi alanında yüksek lisans yaptım.
Tez konum Manisa bölgesinde ‘’kanser otu’’ olarak bilinen yapışkan andız otunun insan sağlığına nasıl daha faydalı bir forma dönüştürülebileceği üzerindedir. Şu anda bu bitkisel ürünü de insan sağlığının hizmetinize sunuyoruz.

6.Araştırmacı özelliğinizle bayağı bilgi birikiminiz olmuş. Yazdığınız başka kitaplarınız da var mı? Mesleki bilginizi paylaşmak amacıyla seminerler de veriyor musunuz?
2021 yılında ayrıca ‘’Doğanın Sunduğu İksir: Humik Maddeler’’ başlıklı, insan mikrobiyotası ile ilgili bilimsel bir kitap daha kaleme aldım.
Evet bazı mesleki toplantılara konuÅŸmacı olarak da katılıyorum. 22-25 Mayıs 2025 tarihinde İstanbul’da yapılacak olan IV. DoÄŸal Terapiler Kongresi’ne konuÅŸmacı olarak katılacağım. Anlatacağım konu Bağırsak SaÄŸlığında Humik Maddeler ve Huminex.
7. Bundan sonraki projeleriniz nelerdir?
Bundan sonraki projelerime gelince… ÖrneÄŸin Salihli’de henüz olmayan bir aromatik tıbbi bitkiler koleksiyon bahçesi ve araÅŸtırma merkezi kurma hayalimiz var.
Bu merkezde insan sağlığı için çok kıymetli ürünler üretmeyi amaçlıyoruz. Bunun için gerekli araziyi aldık, projesi ve ruhsatı tamamlandı. Şimdi yatırım sürecindeyiz.
8.Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?
Sosyal sorumluluk kapsamında, topluma faydalı olacağına inandığım ‘’Toplumsal Rejenerasyon ve Dejenerasyon’’ konulu bir kitap çalışması düşünüyorum. Çünkü toplumun kendini yeniden inşa etmesi gerektiğine inanıyorum. Ne yazık ki günümüz kapitalist ilişkileri, bu yenilenmeyi olumlu değil, çoğunlukla yozlaşmaya doğru yönlendiriyor. Zor bir çalışma olacağını farkındayım; ama zoru başarmanın tadı da bir başka…

Yorum: ‘’Neden ben yapmayayım?’’
Ercan Bey’in yeni basılmış ”Bir Ömür Ki Neye Vermeli” kitabını matbaacı arkadaşımın iÅŸ yerinde görünce; bu kitabın yazarı ile söyleÅŸi yapmak isterim dedim. Telefonunu öğrendim, hemen aradım ve kitabını okuduktan sonra söyleÅŸi yapmak istediÄŸimi belirttim. Memnuniyetle kabul etti.
Geçen sene Kadim Dost Dr. Rasim Aşın’ın paylaşımından; sanatçı dostlarını misafir ettiği Sart’ta söyleşi yapıp, kitabını imzalayacağını öğrenince fiziki olarak tanışıp, imzalı kitap alışverişi yapma imkânım oldu. Kısa sürede okudum ama kısa sürede söyleşiyi gerçekleştiremedik. Nasip bu günlereymiş.
Kendisini tanıtırken alçakgönüllü davrandı, özelliklerinden pek bahsetmedi. O görev bana düştü… Kitabının arka kapağından gerekli bilgilere ulaştım. 1959 Elazığ doğumlu. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunu. İstanbul Üniversitesi’nde Farmakoloji alanında doktorasını tamamladıktan sonra 1983’te Pethask Hayvan Sağlık Kliniğini kurdu. Özel sektörde, meslek odalarında, yöneticilik görevlerinde bulundu. Salihli Organize Sanayi Bölgemizde faaliyet gösteren Farmavet A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı.
Çok yönlü birisi, hangisinden bahsedeyim?
Temelinden çatısına kadar emek ve mücadele vererek uluslararası bir markanın yani Farmavet A.Ş.’nin mimarı. Şimdilik 30 ülkeye yem ve su katkı ürünleri ihracatı var. Tecrübelerini, ‘’gençlere faydalı olsun, benimle birlikte toprak olmasın’’ diye paylaştığı ‘’Bir Ömür Ki Neye Vermeli’’ kitabının yanı sıra; bilimsel olarak derlediği ve yazdığı kitaplar var.
Bitmedi… Duygularını ‘’Aşk Da Var Sevgi De’’ ismini verdiği bir kitapta topladığı şiirleri var. Keman çalıyor, saz çalıyor müzisyenliği var. Doğa yürüyüşlerini ve ata binmeyi seviyor, sporculuğu var… Hayatını adeta bilim, sanat ve spor ile mezcetmiş.
Kendisini gıpta ederek dinledim. ‘’Dünyada hoş bir seda bırakmanın‘’ huzurunu, pozitifliğini Ercan Bey samimi sohbetinde bana hissettirdi. Kendisinde ‘’Ben niye yapmayayım? ’’ özgüveninin vücut bulmuş halini gözlemledim. Başarılarının devamını dilemeye gerek bile duymuyorum; çünkü gelecek günlerin de yeni başarılar ile taçlanacağından hiç şüphem yok.
Tanımaktan mutlu oldum.
