Genel

‘’Kendi Halinde, Hayatın İçinde Duygularla Nefes Alan Biriyim’’

Şair Halime Gürbüz Gökçe ile Konuştuk

1.Sizi tanıyabilir miyiz?

Kendi halinde, hayatın içinde duygularla nefes alan biriyim. Şiir benim için sadece yazmak değil; bazen susmak, bazen de içimin tercümanı olmak demek. Eş, dost ve kadın kalbiyle yaşayan bir insanım. Daha da önemlisi anneyim. İkiz erkek çocuklarım var. 18 yaşındalar. Aslen Malatyalıyım, eşim Kula’lı. 6 yılı Sakarya Akyazı’da, kalan 28 yılı Salihli’de olmak üzere 34 yıllık bir evliliğim var. Lise mezunuyum, ev hanımıyım. Hayatta en çok değer verdiğim şey, sevdiklerimle geçirdiğim zaman ve içtenliğin verdiği huzur, yani samimiyet.

2. Şiire olan ilginiz nasıl başladı?

Gurbette olmak, duygusal olmak ve 16 yıl boyunca çocuğumun olmayışı… Tüm bunlar beni içime döndürdü, duygularımı keşfetmeye itti. O zamanlar yazdıklarım sadece içimi dökmekten ibaretti. Sonra fark ettim ki, bu yazdıklarım yalnızlığımı ve özlemlerimi ifade edebildiğim bir çıkış yoluydu ve bana nefes aldırıyordu. Ben de daha fazla nefes alabilmek için hep yazdım. Böylece şiirle aramda özel bir bağ oluştu ve yazmak, hayatımın ayrılmaz bir parçası hâline geldi. Sevinçlerimi, üzüntülerimi, sitemlerimi hepsini şiirle dile getiriyorum. Sadece şahısları gizli tutuyorum ve çoğunu sevgiliye yazılan şiir gibi kaleme alıyorum.

3. İlk yazdığınız şiiri hatırlıyor musunuz?

Evet, hatırlıyorum. Aslında ilk yazdığım şiir değildi, metin şeklindeydi. Henüz doğmamış olan çocuklarıma yazmıştım. Adı, Bilinmez Adrese Mektup’tu. Daha sonra, yine onlar doğmadan önce onlara bir şiir yazdım. O satırlar, anne olma özleminin kalpten gelen duasının kelimelere dökülmüş hâliydi.

Belki tam bir hece ölçüsü değildi, belki serbest şiirin kurallarını da taşımıyordu. Ama o günkü özlemlerimin, yaşadıklarımın en güzel şifasıydı o satırlar. O şiir benim için çok kıymetli. Yıllarca duvarımda çerçeveli durdu. Ne bir kelimesine ne bir noktasına dokundum. Çünkü o satırlar, bir annenin feryadının en saf hâliydi.

4. Şiir hayatınızda bir değişiklik yaptı mı?

Şiir hayatımda büyük belki bir değişiklik yapmadı ama bana en iyi sırdaşın kâğıt ve kalem olduğunu öğretti. Yazmanın insana iyi geldiğini, duyguların kaleme emanet edilmesinin en güvenilir yol olduğunu anladım. Çünkü insanlar bazen acımasız olabiliyor ama kâğıt öyle değil. Dinliyor, yargılamıyor, sadece saklıyor. O yüzden en güzel emanetin kelimeler olduğunu öğrendim. Belki de ben, kalemle konuşmayı insana tercih ettim.

5. Sizi ÅŸiir yazmaya iten duygular nelerdir?

Aslında bu sorunun cevabını daha önce vermiştim. Benim için şiiri yazdıran en güçlü duygular; ayrılık, gurbet ve duygusallık oldu. Özlemle büyüyen hisler, kalemime hep yol gösterdi. Bazen bir sessizlik, bazen bir cümle yetti içimdeki şiiri konuşturmaya.

6.Etkilendiğiniz şairler var mı?

Tabii ki okuduklarım arasında yüreğime dokunan şairler var ama asıl etkilendiğim, kendi yaşadıklarımdan gelen duygular. Acılarım, sevinçlerim, özlemlerim… Hepsi kalemime birer mısra gibi düştü. Yine de keşke Cemal Safi gibi derin duyguları anlatabilseydim, Cemal Süreya gibi kelimelere zarafet katabilseydim ve Abdurrahim Karakoç gibi yüreklere dokunabilseydim. Onların yazdıklarında hem samimiyet hem de derinlik var. Benim için şiir; elimden geldiğince, dilim döndüğünce duygunun peşinden gitmektir. Ama her şair kendi yolunu bulur bunu unutmamak lazım. Ben de kendi kelimelerim de kendi yolumu arıyorum.

7. Şiir kitabınız var mı? Yoksa ileride çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Şu anda bir kitabım yok, ama yazdığım şiirleri biriktiriyorum. Kim bilir, belki bir gün o da gerçekleşir. Eğer çıkarırsam çocuklarıma bir miras olarak kalsın isterim. Beni şiirlerimle de hatırlasınlar diye. Bu yüzden her birini tarihlendirip dosyalıyorum. Bir gün hepsini bir araya getirip kendi kitabımı çıkarmak isterim. Nasip diyelim. Şiirlerimi paylaşmak bana huzur veriyor ve duygularımı kaydetmenin bir yolu belkide. Bir gün, birileri okur ve hissederler…

8. İlginç bir anınızı hatırlıyor musunuz?

EÅŸim hariç, ÅŸiir yazdığımı kimse bilmiyordu. Ev telefonlarının olduÄŸu bir zamandı, çocuklarıma yazdığım ilk ÅŸiiri Anneler Günü’nde yerel radyo da canlı yayında okumaya cesaret ettim. Dedim ki; Ben anneme deÄŸil, doÄŸmamış çocuklarıma yazdığım ÅŸiiri okumak istiyorum. Sunucu olur dedi ve okudum. Sonra eÅŸim aradı; meÄŸer köyde tarlada çalışanlar radyo dinliyormuÅŸ ve kaynımı aramışlar: ‘‘Sizin gelin radyoda ÅŸiir okudu!’’ diye. Ege ÅŸivesiyle “Cennetlen İbramın gelini radyoda ÅŸiir okumuÅŸ” diye duyurmuÅŸlar. O an hem heyecanlı hem de komikti, hâlâ gülümserim.

9. İlave etmek istediğiniz bir şey var mı?

Sanırım söylemek istediÄŸim tek ÅŸey, ÅŸiir benim için bir kaçış deÄŸil, bir buluÅŸma yolu. Ve ben her ÅŸiirimde kendimle buluÅŸuyorum. Yazdıklarım genellikle aÅŸk ÅŸiirleri olduÄŸu için insanlar sık sık ‘’bunları yaÅŸadınız mı?’’ diye soruyor. Ama ÅŸair hep yaÅŸadıklarını yazmaz ki, bazen yarım kalanları, bazen kurduÄŸu hayalleri, bazen yaÅŸayamadıklarını yazar. Kısacası ÅŸair, içinde büyüyen cümleleri ÅŸiir diye yazar.  Bazen de bağımsız olarak baÅŸkasının yarasına tuz basmak için yazar. Bu sözümü de buraya bırakayım, beni anlatsın diye: Kimi zaman kendi yaramı kanatır, baÅŸkasının yarasına kendi kanımı damlatırım… İşte bu yüzden yazıyorum. Yazdıklarımı hisseden, beni anlayan ÅŸiir yüreklere selam olsun…

Yorum: ‘’Cennetlen İbramın Gelini’’

Şairler özlerinde ince ruhlu zarif insanlardır. Onların hayata bakışı, anlayışı bu özelliği taşımayan insanlardan çok farklıdır. Örneğin bir çiçekten, bir böcekten onlarca anlam çıkarırlar. Onlara değişik duygusal anlamlar yüklerler. Yazdıkları şiirleri okuduğunuzda etkilenir, çok değişik duygulara kapılırsınız.

Halime hanım da keşfedilmemiş değerli madenler gibi kendi dünyası içinde yaşayan şairlerden biri olarak aramızda yaşayıp gidiyormuş. Kendisini ‘’kendi halinde, hayatın içinde duygularla nefes alan biriyim’’ şeklinde tanımlaması ne kadar etkileyici bir ifade. Duygularını şiirlerine aktararak hayatını anlamlandıran birisi.

Bazen bir mısra, bir kıta veya şiirin tamamı; bir duyguyu, sayfalarca anlatılabilecek bir yaşanmışlığı, etkili, az ve öz cümlelerle anlatma sanatı değil midir?

İnsanoğlu ruhen en sıkıntılı anlarında bile şiirle, edebiyatla, resimle veya sanatın değişik kollarıyla sıkıntılarından kurtulmanın bir yolunu her zaman bulmuştur. Halime Hanım’da çocuksuzluk özleminin verdiği sıkıntılarını, kaleme, deftere aktarmış. Kelimelere, satırlara, mısralara annelik özlemini anlatmış. Duygularını dile getirerek bir anlamda nefes almış. Kendi iç dünyasını en veciz ifadelerle satırlara dökerek bir nebze de olsa rahatlamış.

Yaradan da onun bu gönülden özlemini cevapsız bırakmamış. Şu anda eğitimlerine devam eden iki tane yakışıklı delikanlıyı nasip etmiş. Adeta ‘’bir istiyordun, al sana iki çocuk’’ demiş. ‘’Cennetlen İbramın Gelini’’ iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir şair olmuş. Hoş bir seda olmuş. Derneğimiz SAKÜDER’in de (Salihli Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği) üyesi olan Halime Hanım’a uzun ince bir yol olan sanat hayatında başarılarının devamını dilerim.