Genel

”Abimin Amca DediÄŸi KiÅŸiye, Ben Baba Diyordum”

EÄŸitimci, Yazar, Åžair

Mustafa Özgünde ile Konuştuk.

1.Sizi tanıyabilir miyiz?

1959 Yılı’nın 7 Kasım’ında Turgutlu’da dünyaya gelmişim. Üç yaşımda iken babamı kaybettim. Bir süre annem, dedem ve babaannemle birlikte, üç kardeş bir arada yaşadık. Dört, beş yaşlarıma geldiğimde, hiç çocuğu olmayan amcama evlatlık verdiler. Annem abimi dedemlere bırakıp, ablamla ayrılmış. Daha sonraki yıllar dedemler yaşlılık ve hastalık sebebiyle zor durumda kalınca, biz de dedemlerle birlikte yaşamaya başladık.

Amcam (Babam) at arabası tamircisiydi. İlkokulu bitirdikten sonraki yaz tatillerinde at arabası tamir dükkânında çalışırdık. Abimin amca dediği kişiye, ben baba diyordum. Abimin benim öz abim olduğunu biliyordum. Bu tuhaf duruma bir anlam veremez, çok üzülürdüm.

Çok baÅŸarılı bir ilkokul hayatım oldu. Sınıfın en baÅŸarılı öğrencisi idim. Milli bayramlarda ÅŸiir okur, yılsonu etkinliklerinden olan müsamerelerde rol alır, ÅŸiir ve monologlar okurdum. Ortaokulu Ahmetli Ortaokulu’nda okudum. 1974 yılında ortaokulu bitirdim. O yıllarda Ahmetli’de lise olmadığı için liseyi Turgutlu Lisesi’nde okudum. 1977 yılında liseden mezun oldum ve İzmir Buca EÄŸitim Enstitüsü Matematik Bölümü’nü kazandım. 1980’de mezun oldum ve 1981 yılında KırÅŸehir, Çiçekdağı, Kösefakılı Ortaokulu’nda göreve baÅŸladım. 1985’de evlilik dolayısı ile Salihli 50. Yıl Ortaokulu’na atandım. 1987 yılında kızım Sevim dünyaya geldi ve kötü kader 2009 yılında eÅŸim Aysel Özgünde’yi kaybettim. Bu arada kızım evlendi, Aysel isimli çok tatlı bir torunum var.   

2019 yılında 38 yıllık öğretmenlik mesleğime emekliye ayrılarak son verdim. Emekli olduktan sonra çok eski dostum, arkadaşım Gündüz Aydın’ın teşviki ile yazmaya başladım.

   

2.Ahmetli’de geçen çocukluk ve gençlik anılarınızı anlattığınız bir kitabınız var. Anılarınızı kitap haline getirme düşüncesi nasıl geliÅŸti?

Facebook sayfamda, akşamları Ahmetli’deki demirci dükkânımızda cuma geceleri örsün üstüne yaktığımız mumları anlatan bir yazı yazdım. Daha sonraki günlerde eski Ahmetli’deki sosyal hayatı anlatan daha geniş yazılar yazmaya başladım. ‘’Seviyoruz Ahmetli’’ diye bir sayfa var. Orada da yazmaya devam ettim. Sayfanın yöneticisi beni de sayfaya yönetici yaparak, yazılarımı daha rahat paylaşmamı sağladı. Çok güzel beğeni ve yorumlar alınca, bu beni yazmaya teşvik etti. Bu yazılar çoğalınca Gündüz Aydın Hocam’ın önerisi ile bir kitap çıkarma fikri oluştu.

3.Kitabınızın adını ‘’Kırlangıç Yuvası’’ koymuşsunuz. Neden bu ismi koydunuz?

Kitaptaki anılarımdan birisi kitabıma isim babası oldu. Ahmetli’deki evimizin saçaklarına her yıl gelip yuva yapan kırlangıçlar vardı. Onların gelişi ile yaşadığımız sevinç ve sonbaharda göç edip gidişleri ile yaşanan hüzün kitabıma isim oldu.

4.Anılarınızı paylaşmak çevrenizle olan ilişkilerinizi nasıl etkiledi?

Her cuma günü yazılarımı sayfamda yazınca, beni motive eden müthiş dönüşler oluyor. Yorumlarla katkı sunuyorlar. Yıllardır göremediğim eski mahalle komşularım, abla ve abilerim, çocukluk arkadaşlarım yorum yapıp, heyecanla bir sonraki yazımı bekliyorlar. Geçmişe gidiyorlar, mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor, yazmaya teşvik ediyor.

5.Anılarınızı yazmaya devam edecek misiniz?

Evet, yazmaya devam etmek istiyorum. Ahmetli’deki eski dostlarla karşılaşınca onlarla eskileri konuşmayı çok seviyorum. Eski öğrencilerimle, özellikle ilk görev yaptığım Kösefakılı’daki öğrenciler ve öğretmen arkadaşlarla buluşup konuşmayı çok istiyorum.

6.Sizin bir de şairlik tarafınız var. Şiire olan ilginiz nasıl başladı?

İkinci kitabım yazdığım şiirleri bir araya getirdiğim bir kitap olacak. Kendimi tanıtırken de söylediğim gibi, öğrencilik yıllarımda şiir okumayı çok severdim. İlkokul ikinci sınıfta İstiklal Marşını ezbere okumuştum. İzmir Yollarında, Bir Şehidin Annesine Mektubu, Türkiye’m isimli şiirleri ezberlemiştim. Daha sonraki yıllarda Necip Fazıl’ın Sakarya, Arif Nihat Asya’nın Bayrak ve Ağıt, Yıldırım Gençosmanoğlu’nun Malazgirt Marşı ve Şeyh Şamil gibi şiirlerini ezbere okurdum. Şiire ilgim çocukluğumdan beri vardı. Abdurrahim Karakoç’un bütün şiir kitaplarını alıp, okumuştum. Ondan çok etkilendim. Yavuz Bülent Bakiler’in şiir kitaplarını alıp okurdum. Onun da üzerimde etkisi var.

7.En çok hangi duygular şiirlerinize yön veriyor?

Anıları, yaÅŸanmışlıkları ÅŸiirle anlatmayı seviyorum. ÖrneÄŸin Ahmetli’yi, Salihli’yi, ilk görev yerim Kösefakılı’yı, çocukluÄŸumun geçtiÄŸi Orta Sokağı ÅŸiirle anlattım. Hüzünlü sözlerden etkileniyorum.  Hani arının bal yapması için kovana konan kılavuz peteÄŸin üstüne bal yapması gibi ben de etkilendiÄŸim bir söz veya görselden ilham alarak yazmayı seviyorum.

8.Şiir kitabınız var mı? Yoksa şiirlerinizi bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz?

Şiir kitabım yok. Ancak önümüzdeki günlerde ikinci kitap olarak ilk şiir kitabımı çıkarmayı düşünüyorum. Bu zamana kadar şiirlerimin Ay Yayınları’ndan çıkan aylık Gönül Eri Dergisi’nde ve Güldeste isimli her yıl çıkan antolojide yayımlanmasını sağladım.

9.Siz bir anı yazarısınız. Eminim başınızdan bir sürü ilginç anı geçmiştir. Bir anınızı okuyucularımız ile paylaşır mısınız?

İlginç anı hadi deyince akla gelmiyor ama şu anda aklıma gelen bence ilginç olan bir anımı anlatayım. Bu yıl Temmuz ayında SAKÜDER (Salihli Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği) olarak Azerbaycan gezisi düzenledik. Karabağ’da, Şuşa’da Ermeniler’den alınan tepeyi gezerken irticalen Türk bayrağı ve Azerbaycan bayrakları ile Çırpınırdı Karadeniz marşını söyleyerek yürüdük. O heyecanla kırk yıl önce ezberlediğim, Arif Nihat Asya’nın Ağıt şiirini gür bir sesle ezbere okudum ve büyük bir alkış koptu. Kırk yıl önce ezberlediğim şiiri o günden beri okumadığım halde unutmamışım. Ancak bir ay kadar sonra, Didim’deki bir şiir gecesinde kendi şiirimi gözlük olmadığından okuyamayınca, Ağıt’ı ezbere okumak istedim. Sıkıntılı bir günün akşamıydı. Şiire başladım. İlk satır olan ‘’Ağlayın parmakları nur’’, ‘’Ağlayın parmakları nur’’ cümlesini tekrarladım durdum. Şiiri unuttum, okuyamadım. Özür dileyip yerime oturdum. Böyle bir kötü anı yaşadım.

10.İlave etmek istediğiniz bir şey var mı?

‘’Kırlangıç Yuvası’’ isimli kitabım, Kültür Bakanlığı tarafından satın alınarak Türkiye deki bütün kütüphanelere dağıtıldı. Kitap yazmakla maddi bir kazancım olmasa da manevi hazzı çok güzel. Allah ömür verirse yazmaya ve okumaya devam edeceğim. Okumadan yazmak pek mümkün olmuyor. Bu vesile ile benimle bu söyleşiyi yaptığınız için size de teşekkür ederim.

Yorum : Anılar…

Bana göre, çocukluk dönemi bir insanın hayatındaki en önemli dönemlerden biridir. Bu yaÅŸlarda yaÅŸanılan maddi ve manevi sıkıntılar, bir çocuÄŸun gelecekteki hayat mücadelesinde önemli bir  avantaj olabilmektedir. Genelde konforlu bir çocukluk dönemi yaÅŸayan çocuklar, ileriki yaÅŸlarda karşılaÅŸtıkları zorluklar karşısında direnç gösteremiyor ve çok çabuk pes edebiliyorlar. Çocuklukta yaÅŸanmış sıkıntılar dezavantaj gibi görünse de aslında ileriki yaÅŸlarda avantaj olmaktadır.

Mustafa Hoca’da çocukluğunda yaşadığı travmaları yenmeyi başarmış. Başarılı bir eğitim ve eğitimcilik hayatından sonra, hayatında iz bırakan çocukluk anılarını anlatan bir anı kitabı yazmıştır. Kuvvetli hafızası ile o günleri bugünlere taşıyarak tarihe not düşmüştür.

Prof.Acar Baltaş, ‘’çocukluk zorluklarının hem psikolojik hem de biyolojik açıdan kalıcı ve ciddi etkileri olduğunu ancak bu zorlukların aynı zamanda çocukların hayat becerisi ve dayanıklılık kazanması için önemli fırsatlar sunduğunu savunmaktadır.’’ Ben de aynı fikirdeyim.

Aslında Ahmetli o yıllardaki de Anadolu kasabasının küçük bir prototipidir.Kitabı okuyunca ben de adeta bir dejavu yaşadım. Mustafa Özgünde ile aynı yaşta olan birisi olarak, anılarının benzerlerinin bir çoğunu doğduğum ilçede (Geyve/Sakarya) ben de yaşadım. Sadece mekan ve kahramanlar değişikti.

Özgün’de duygusal yapısı olduğunu hissediyorsunuz. Bu duygusallık onda her hafta farklı yazdığı cuma mesajları ve şiirlerinde hissediliyor. Evet Özgünde periyodik olarak her cuma günü dostlarına şiir tadında cuma mesajları yolluyor.

Günaydın…

Bir vefadır, selam verip hal hatır sormak,

Bir güzelliktir gülümseyerek, iyilik sunmak.

Bir tebessümdür, geçmişi anıp hatırlamak,

Bir mutluluktur güzellikleri paylaşabilmek.

Iyi ve güzel İnsanlara çıksın yolunuz,

Her gününüz güzel, Cumanız kutlu olsun!

Tabi ki ÅŸairlik yönünü unutmamak lazım. Yazdığı ÅŸiirlerini en kısa zamanda bir kitap halinde görmek isteriz.           

Emekliliğini verimli bir hale getirmiş. Bütün gününü kahve köşelerinde oyun oynayarak değerlendiren (!) meslektaşlarından bu yönüyle ayrılıyor. Okumanın, yazmanın, bir şeyler üretmenin hazzını yaşıyor. Özgünde Hocam’ı kutlar, başarılarının devamını dilerim.