SÖYLEŞİyorum

Görerek Girdiğim Ameliyathaneden, Görmeden Çıktım

Osman Nuri Üzmez ile Konuştuk

Emekli Öğretmen, Müzisyen ve Kır Düğün Salonu İşletmecisi

 1.Kendinizi tanıtır mısınız?

1966 Salihli doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Salihli’de tamamladıktan sonra 1983 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Meslek Eğitim Fakültesi Teknoloji Eğitimi Bölümü İş ve Teknik Öğretmenlik Bölümü’nü kazandım. 1987 yılında mezun olduktan sonra Bursa ili Harmancık ilçesi ilköğretim okuluna öğretmen olarak atandım. Daha sonra ikinci atama yerim Salihli 50. Yıl Ortaokulu oldu. Burada da görev yaparken 1994 yılında gözlerimi kaybettim ve malulen emekli oldum. Bu arada gözlerimi kaybettikten sonra eşimle evlendim.

Emekli olduktan sonra 1981’den beri içinde olduğum müzik ile uğraşmaya başladım. Daha önceleri saz kursuna gitmiştim.1981-1993 arası köylerde, sokak aralarında yapılan kına gecelerine, eğlencelere gittim.1 Ocak 1993 yılından itibaren Efes Düğün Salonu’nda işletmeciliğe başladım.25 yıl Efes Düğün Salonu’nu işlettim. Orayı ve eski Eryol Düğün Salonu’nu (Bizim zamanımızda ismi Rüyam Düğün Salonu’ydu.) 5 yıl süreyle işlettik. Şu anda Prestij olarak bilinen Şelale Kır Düğün Salonu’nu 2010 yılında biz açtık. Orayı da 2 yıl işlettikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz Başkabahçe Kır Düğün Salonu’nu13 yıldır işletmekteyiz.

Evliyim 3 tane kızım var. Eşim ev hanımı, işletmeci ve benim her şeyim. Büyük kızım İrem Üzmez 29 yaşında Mardin Midyat’ta öğretmen. Ortanca kızım Ceren Üzmez 22 yaşında Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıfta. En küçük kızım Ezelnaz Üzmez 18 yaşında, Halil Kale Fen Lisesi son sınıfta okuyor.

      2.Görme yeteneÄŸinizi nasıl kaybettiniz?

28 yaşımda öğretmenlik yaparken gözlerimi kaybettim. Hatalı bir ameliyat sonucu oldu.İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi’nde sıra çok olduğu için özel klinikte ameliyat oldum. Görerek girdiğim ameliyathaneden, görmeden çıktım. Daha sonra devlet kanalıyla Belçika’nın Anvers şehrine gittim ama herhangi bir faydası olmadı. Gözlerimi kaybettikten sonra yeni hayatıma adapte olup şu andaki yaşantımı sürdürüyorum.

     3.Görme yeteneÄŸinizi kaybetmemek için ameliyat mutlaka gerekli miydi?

Evet gerekliydi. Ameliyata niye gerek duyuldu? O günlerde vücudun kendisinden kaynaklanan retina tabakasında yırtılma meydana gelmiÅŸ. O zamanlar tedavisi sadece İstanbul’da CerrahpaÅŸa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılıyordu. Fakat CerrahpaÅŸa’dan altı ay sonraya gün verdiler. Acil olduÄŸu için Özel Pakize Terzi KliniÄŸi’nde ameliyat oldum. Görerek girdiÄŸim ameliyathaneden, görmeden çıktım. Belçika’daki doktorlardan maalesef doktor hatası olduÄŸunu öğrendim.

      4.Çok büyük bir travma, nasıl baÅŸ ettiniz?

İlk zamanlar çok üzüldüm, hatta isyan edesim geldi ama rahmetli annem, babam ve 4 tane ablamın desteği beni hayata bağladı. Eşimle flört ediyorduk en büyük desteklerden birini de ondan gördüm. Bu manevi destekler sayesinde 6 ay gibi kısa bir sürede bu travmayı atlatmayı başardım.

       5.Hayattaki en büyük desteÄŸiniz eÅŸiniz ile nasıl tanıştınız ve evlendiniz?

Ben 50. Yıl Ortaokulu’nda öğretmenlik yaparken, hatırlamıyorum ama eşimin de bulunduğu sınıfa derse girmişim. Esas tanışmamız eşim Salihli Lisesi 3. sınıftayken oldu. Bu arada aramızda 10 yaş fark var. Tanıştıktan sonra flört ederken ben gözlerimi kaybettim. Gözlerimi kaybettikten 4 ay sonra eşimle kaçarak evlendik.

      6.Gözlerinizi kaybettikten sonra o zamanlar flört ettiÄŸiniz eÅŸinizin düşüncelerinde deÄŸiÅŸiklik olur diye bir kaygınız olmadı mı?

Belçika’dan tedavi dönüşümden sonra eşimi karşıma aldım. Bu durumu artık kabullenmemiz lazım gözlerimin görmeyeceği kesinleşti, bu iş bitsin artık sen yoluna git, ben yoluma gideyim dedim. ‘’Ben seninle bir hayata baş koydum, asla geri dönmem’’ dedi.1994 yılının 9 Şubat Çarşamba günü bir yola çıktık. 10 Şubat’ta nikâhımız oldu, araya Ramazan ayı girdi. 24-25 Şubat 1994 tarihinde kendi salonumuz olan Efes Düğün Salonu’nda düğünümüz oldu.

      7.MüziÄŸe ilginiz nasıl baÅŸladı?

Rahmetli babam, kendisi saz çalamadığı için içinde ukde kalmış. Ben okurken beni saz kursuna da gönderdi.1979 veya 1980 yıllarından biriydi, 4 ay kadar saz kursuna gittim. Daha sonra dedim ki kendim bu işi beceririm. Kendim bunu geliştirdikten sonra 1981 yılında, kına gecesi ekibi kurarak düğünlere gitmeye başladım. Hala da müziğin içindeyim. Hem işletmeciyim, hem bağlama çalıyorum, hem ut çalıyorum. Böylece müzik hayatım devam ediyor.

       8.Akıllı telefon kullanıyorsunuz. Görme engeli olmayan bazı kimseler bile belli bir yaÅŸtan sonra kullanmakta zorlanıyorlar. Siz nasıl baÅŸarıyorsunuz?

Akıllı telefonu üç yıl kadar önce kullanmaya baÅŸladım. Üç yıl önce tuÅŸlu telefonum arızalanınca ne yaparım? Diye beni bir telaÅŸ aldı. Belediyenin Masal Ormanı Parkı’nda, Manisa 6 Nokta Körler DerneÄŸi bir etkinlik yapmıştı. Åžu anda Manisa 6 Nokta Körler DerneÄŸi baÅŸkanı olan Hüseyin Pehlivan beyefendi ile o etkinlikte tanışmıştık. O da gözlerini 40 yaşında kaybetmiÅŸ. Etkinlikten bir süre sonra fikir almak için onu aramıştım. O gün beni ‘’Sen daha akıllı telefon kullanmıyor musun?’’ Diye güzelce bir fırçaladı.‘’Ben 5 senedir kullanıyorum, bizim içimizde 10 yıldır kullananlar var. Akıllı telefon sahibi olacaksın, bir ara buraya geleceksin. Bir saat kadar burada misafirim olacaksın nasıl kullanıldığını sana öğreteceÄŸiz.’’ Dedi. Kızımın kullanmadığı bir akıllı telefon vardı. Onu aldım, ertesi gün Manisa’ya gittik. Orada derneÄŸin bütün teknik iÅŸlerini yapan henüz 23-24 yaşında doÄŸuÅŸtan kör olan Yunus ismindeki arkadaÅŸ ile tanıştık. Kendisi akıllı telefonu süper kullanıyor. Bizim telefonumuza Google, Instagram, Facebook  ve her türlü özelliÄŸi yükledikten sonra bütün özelikleri öğretti. O günden bugüne yaklaşık 3 yıl oldu kullanmaya baÅŸladım. Mutlaka bilemediÄŸim ÅŸeyler vardır ama her geçen gün kendimi geliÅŸtirmeye çalışıyorum.

9.Facebook ve Instagram’ı nasıl kullanıyorsun?

Bizim için geliştirilmiş özel programlar var. Mesela Facebook’daki bir görüntüyü sesli olarak bize tasvir ediyor. Mesaj geldiği zaman, mesajı sesli hale getiriyor. Ya da birisi beni aradığında arayan kişinin ismi telefonum tarafından seslendiriliyor. Bu şekilde biz de teknolojinin nimetlerinden faydalanmış oluyoruz.

10.Gittikçe beni şaşırtan bir söyleşi olmaya başladı. Eşiniz, ufak tefek tamirat işleri için usta çağırmadığınızı söyledi. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Evet ufak tefek tamirat işlerini kendim yapmaya çalışıyorum, daha doğrusu yapıyorum. İş ve teknik eğitimi öğretmeni olduğum için geçmişten gelen bir el becerim var. Bu yüzden zorlansam da birçok işi yapabiliyorum. Mesela evde musluk değiştirebilirim, musluk lastiği değiştirebilirim, menteşe değiştirebilirim, kapı kilidi değiştirebilirim, avize takar sökerim, anahtar prizi takar sökerim, ufak tefek işlerde ustalar eve gelmez.

11.Başınızdan geçen bütün olumsuzluklara raÄŸmen, çok pozitif bir yapınız var, bunu nasıl baÅŸarıyorsunuz?      

          Nasıl baÅŸarıyorum? Aslında dışarıdan çok pozitif görünüyorum ama bazı ÅŸeyleri içine atan çok çabuk kırılan bir insanım. Ama saman alevi gibi hemen geçerim, normale dönerim. Bazı ÅŸeylere çok çabuk sinirlenirim ama çok çabuk da geçerim. Pozitif olmam; eÅŸime, çocuklarıma, aileme, belki de müzikle uÄŸraÅŸmama baÄŸlıdır bilemiyorum.Bir de ben hayattan hiç kopmadım. Sosyal hayattan da kopmadım. Sürekli hayatın içindeyim. Bunların da etkisi olabilir.

12.İleriye dönük ne gibi hedefleriniz var?

İleriye dönük hedeflerim mutlaka var. Ben hareketsiz yaşama hiç uygun bir insan değilim. Hayatımda hep hareket olması lazım. İşletmeciliği ve müzisyenliği ne kadar daha yapabilirim bilemiyorum. Şu anda görüşmelerini yapıyoruz. Belki başka bir kır düğün bahçesi daha açabiliriz. Tabi ki öncelikli hedefim çocuklarımı iş sahibi yapabilmek. Eşimle de mutlu bir hayat sürebilmek.

13.İlginç bir anınızı okuyucularımız ile paylaşır mısın?

Çok ilginç anılarım var ama ilk aklıma gelen bir anımı anlatayım. Yine Efes Düğün Salonu’ndayız. Bu arada Efes Düğün Salonu’nun benim hayatım da ayrı bir yeri var. EÅŸimle orada evlendim, çocuklarım orayı iÅŸletirken dünyaya geldi, evimi, arabamı oradan kazandığım parayla aldım. Bir gün Efes’teyiz. Gündüz nikah var, nikâhta müzik olmadığı için solistimiz gelmedi. Dediler ki ‘’bize bir iki dans müziÄŸi, bir iki de oyun havası çalar mısınız?’’ Tamam dedik çıktık sahneye. O zamanlar Ferhat Göçerin ‘’Cennet’’ isimli ÅŸarkısı çok meÅŸhur. Klavyecim introyu (giriÅŸ müziÄŸi) çalıyor. GiriÅŸi verdi ama sözleri hatırlayamadım. Åžarkıyı ben okuyacağım  3-4 kere introyu tekrarladık, bu ara klavyecim Muhammet’e ÅŸarkı nasıl baÅŸlıyor?Diye sordum. Bir yandan klavyeyi çalıyor, diÄŸer yandan bana ‘’Bana ne?’’ diyor. Bir daha soruyorum yine ‘’Bana ne?’’ diyor. Üç, dört sefer sordum ‘’Bana ne?’’Diyor. Haliyle çok sinirlendim. Daha sonra aklım başıma geldi.  Åžarkının sözleri ‘’Bana ne gelecekse dünyanın sonu’’diye baÅŸlıyordu. Tam ÅŸarkıya gireceÄŸim bu sefer de gülme krizine girdim. Neyse çabuk toparladım da ÅŸarkıya baÅŸlayabildim.

14.Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

3 tane kızımın yüzünü hiç görmedim. Allah’ım ömür verir, bir mucize olur da tekrar görmeye başlarsam, onları görmeyi isterim. Şunu da diyorum, eğer Allah gözlerimi tekrar açarsa kızlarımı bir sürü çocuğun içinden yardım almadan bulabileceğime adım gibi eminim. O kadar hislerim kuvvetli. Bu ara ben daha önce eşimi gördüğüm için onu hep 18 yaşındaki haliyle hatırlıyorum. Eşim benim için hep 18 yaşında.

                      Yorum: Gerisi Lafügüzaf…

           Daha 28 yaşında görme yetisini kaybeden birisi Osman Nuri. Ömrünün baharı denilebilecek bir yaÅŸta bu talihsiz olay başına geliyor. Üstelik Doktor hatası yüzünden. Bir insan için yaÅŸanabilecek en büyük travmalardan birisini yaÅŸamış maalesef. Ama o yaÅŸama sevinci ve sevdiklerinin desteÄŸiyle tekrar hayata baÄŸlanmasını bilmiÅŸ. Böyle bir talihsizlik bile onu hayata küstürememiÅŸ.

Bir an düşündüm. Hiç kimsenin garantisi yok. Her insanın başına benzeri bir olay gelebilir. Ben olsam ne yapardım acaba? Duygusal birisi olarak bu travmayı Osman Nuri kadar çabuk atlatabilir miydim? Hiç emin değilim. Osman Nuri; görme engelinin hayatını engellemesine, hayatını olumsuz etkilemesine izin vermemiş. Görme yetisini kaybeden insanların yaşayacağı travmalar onu esir alamamış. İnsan ömrü için çok kısa sayılabilecek bir süre içerisinde yani sadece 6 ay içinde onu mağlup etmeyi başarmış. Gözlerini dış aleme kapatmış ama iç alemindeki güzelliklere yelken açmış.

Kendisini Efes Düğün Salonu’nu işlettiği yıllardan tanırım. Yıllar sonra görüştüğüm Osman Nuri enerjisini, pozitifliğini, neşesini, güler yüzlülüğünü hiç kaybetmemiş. Bu yüzden karşısındaki insana da pozitif enerji yüklüyor. Dünya bir tiyatro sahnesi. Herkes rolünü oynadıktan sonra terk edip gidiyor. Osman Nuri’de kendine biçilen bu rolü mükemmel bir şekilde icra ediyor. Ah vah edip sızlanmadan, kendisine acımadan, acındırmadan, büyük bir özgüven içinde yaşantısına devam ediyor.

Çeşitli körlükler vardır; duygusal körlük, zekâ körlüğü, bakar körlük gibi. Daha da çoğaltabiliriz. Bu körlükler her insanda değişik şekilde neşvünema bulabilir. Önemli olan Osman Nuri kardeşimiz gibi körlüklerimizin farkına varıp, onunla baş etmenin yollarını bulabilmemizdir. Şu fani dünyadaki rolümüzün hakkını verip, hoş bir seda bırakabilmektir. Gerisi lafügüzaftır…