Hudutlarımızın Ötesinde Yatan, Unuttuğumuz İlk Hava Şehitlerimiz

Salı günü Azerbaycan’dan havalanan askeri kargo uçağımızın Gürcistan’da düşmesiyle 20 askerimizin ÅŸehit olması, milletçe topyekün ciÄŸerimizi yaktı kavurdu. Åžehitlerimize Tanrı’dan sonsuz rahmetler dilerken necip Türk ulusunun da başının saÄŸ olmasını temenni ediyorum.
Ve düşen askeri kargo uçağımız vesilesiyle 1 Haziran 1911’de Türk Hava Kuvvetleri kurulduÄŸundan bu yana resmi tarih her ne kadar üzerinde durmasa da bugün ebedi istirahatgahları hudutlarımızın ötesinde, en uzun sınır komÅŸumuz Suriye’nin baÅŸkenti Åžam’da bulunan ilk hava ÅŸehitlerimizi de rahmetle anmadan, onları tarihin tozlu sayfalarının içinden alıp milletimize hatırlatmadan geçmek olmaz tabi…
Tarihte ilk uçak ABD’li Wright kardeÅŸler tarafından yeni bir çığır açmak suretiyle 1903 yılı Aralık ayında havalandırılmıştır. Elbette buna Osmanlı’nın kayıtsız kalacağını düşünmek söz konusu bile olmayacaktı.
1909 yılı Aralık ayında Osmanlı’nın payitahtı İstanbul’daki Taksim Meydanı’ndan Belçika asıllı bir asilzade olan Baron de Catters havalanma giriÅŸiminde bulunsa da havalandığı uçak düşmüş ve Pangaltı’nda bulunan bir evin damına çakılı bir vaziyette bulunmuÅŸtur. Osmanlı tarafından ilk uçuÅŸ giriÅŸimi Belçika menÅŸeili bir asilzadeye yaptırılmıştı.
Elbette ki Osmanlı’nın havacılık alanındaki giriÅŸimleri bununla da sınırlı kalmayacak, Türk Hava Kuvvetleri mensubu subaylarımız İngiltere, Fransa ve Almanya’ya havacılık eÄŸitimine gönderilirken ahaliden de İâne-i Milliye adıyla para toplanarak bu paralarla iki tane uçak Osmanlı’nın envanterine kazandırılır. Uçaklardan birisi Muavenet-i Milliye adını alırken öteki uçağın isim babası ise bağış yapanlardan biri olan Prens Sabahattin olur. 7 Nisan 2019 tarihine kadar sivil uçuÅŸlara, 5 Åžubat 2022 tarihine kadar da kargo uçuÅŸlarına ev sahipliÄŸi yapan ve COVID-19 münasebetiyle içinden geçtiÄŸimiz pandemi sürecinde pistleri kırılarak yapılan acil durum hastanesi ve geri kalan hizmet alanlarının yeniden düzenlenmesiyle millet bahçesi olarak bugün memlekete hizmet veren eski Atatürk Havalimanı’nın bulunduÄŸu mahalde ilk uçak tesisleri yükselmeye baÅŸlar.
Ve 1913 yılı Eylül ayına gelindiÄŸinde İstanbul, Fransız Hava Kulübü’ne ait 3 tane uçağın Türk semalarında kıran kırana yarışına ev sahipliÄŸi yapar. 1913 yılında Kahire’ye ulaÅŸan ve İslam alemine moral verme amacı taşıyan bir teknolojik ÅŸov haline gelen bu uçuÅŸlar moral yönünden Balkan SavaÅŸlarından yaralı çıkan Osmanlı açısından bir teselli kaynağı olmuÅŸtur.
Müslümanların yarışta geri kalmadıklarının cümle aleme ispat edilmesi kararı verilmiştir. Osmanlı göklere tırmanabildiğini gösterme azminden ve kararlılığından asla vazgeçmeyecektir.
Enver PaÅŸa’nın isteÄŸi üzerine 8 Åžubat 1914 tarihinde YeÅŸilköy’den kalkışa geçen Muavenet-i Milliye adlı uçağın pilotu Mehmed Fethi, yardımcısı da Sadık Bey’dir. Arkalarından Nuri Bey’in kullandığı, gözcülüğünü İsmail Hakkı Bey’in yaptığı Prens Celaleddin havalanır.
Uçağıyla Torosları aÅŸmayı baÅŸaran Fethi Bey önce Adana’ya, sonra da Halep’e inmiÅŸtir. İki hafta boyunca hem Beyrut’ta hem de Åžam’da gösteri uçuÅŸlarına katılan Fethi ve Sadık Beyler 27 Åžubat 1914 gününe gelindiÄŸinde Åžam’dan Kudüs’e gitmek üzere havalanır. Kudüs’te toplanan 80 bin kiÅŸi Osmanlı tayyaresini dört gözle beklese de maalesef 80 km kadar uçtuktan sonra Taberiye Gölü civarında bulunan Cehennem Vadisi üzerinden geçerken kuvvetli bir hava akımına kapılan Muavenet-i Milliye’nin mürettebatı kayalara çarparak ÅŸehit olmuÅŸtur. Bu mürettebat, 1911’de Türk Hava Kuvvetleri kurulduÄŸundan bu yana verdiÄŸimiz ilk hava ÅŸehitlerimiz olarak tarihe geçmiÅŸtir. Åžehitlerimizin naaÅŸları 10 bin kiÅŸinin katılımıyla Åžam’daki Emevi Camii’nin avlusundaki Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin ayak ucuna defnedilir ki halen oradadır.
İşin peÅŸini bırakmamakta kararlı olan Osmanlı yönetimi bu defa Kahire’ye uçma emrini arkadan gelen öteki uçaÄŸa, yani Prens Sabahattin adını taşıyan uçaÄŸa verilir. ÜsteÄŸmen Nuri Bey ve İsmail Hakkı Bey 11 Mart 1914 tarihinde Yafa’dan kalkışa geçtiklerinde sayısı binleri bulan kiÅŸi arkalarından dua etmeye durmalarına raÄŸmen kâr etmeyecek, onların akibeti de Muavenet-i Milliye’nin mürettebatı gibi olacaktı. Bu defa uçak daha havalanamadan düştüğü denize gömülmüştü. Ne yazık ki ÜsteÄŸmen Nuri Bey de Muavenet-i Milliye’nin mürettebatı gibi ÅŸehadet ÅŸerbetini içmiÅŸti. Ona eÅŸlik eden yoldaşı İsmail Hakkı Bey ise güç bela kurtarılarak ölümden dönmüştü.
Åžehit Havacı ÜsteÄŸmen Nuri Bey de Muavenet-i Milliye uçağına mürettebat olan ÅŸehit havacı arkadaÅŸları gibi Cennet-i Mekan Selahaddin Eyyubi’nin yanı başında topraÄŸa verilmiÅŸtir. Kısacası Türk tarihinin ilk ÅŸehit havacılarının kabirleri bugün hudutlarımızın ötesindeki Åžam-ı Åžerif’te bulunmaktadır.
Ve Azerbaycan’dan havalanan askeri kargo uçağımızın Gürcistan’da düşmesiyle 20 askerimizin ÅŸehit olmasının verdiÄŸi acı vesilesiyle tarihin gölgesinden çıkarıp milletimize hatırlatmaya çalıştığımız tarihimizin ilk havacı ÅŸehitlerine Türkiye olarak bir vefa borcumuzun bulunduÄŸunu belirtmek isterim. Zira ÅŸehit havacılarımızın canlarını ortaya koyarak yapmaya çalıştıkları bu test uçuÅŸları neticeye ermiÅŸ, her ne kadar ÅŸehit havacılarımız göremeseler de bu test uçuÅŸları sayesinde hava kuvvetlerimiz iyiden iyiye uçuÅŸ tecrübesi kazanmaya baÅŸlamış ve gerçek anlamda ilk büyük hizmetini Çanakkale SavaÅŸlarında verecek olan ve muharebelerin gidiÅŸatına damgasını vuracak olan Türk Hava Kuvvetleri’nin ete kemiÄŸe bürünmesi böylelikle mümkün olmuÅŸtur.
İşte Türk Hava Kuvvetleri’nin sarsılmaz bir uçuÅŸ tecrübesi kazanmasına canları pahasına katkı sunmuÅŸ olan Türk tarihinin ilk havacı ÅŸehitlerine ebedi istirahatgah olmuÅŸ olan kabirler için Türkiye Cumhuriyeti’ne düşen görev, bu kahramanlarımıza ahde vefa gereÄŸi derhal adım atarak tıpkı Süleyman Åžah Türbesi gibi bu kahramanlarımızın ebedi mekanlarına da ekslav statüsünün kazandırılmasıdır.
Çanakkale DireniÅŸi’nden baÅŸlayarak günümüze kadar sonu gelmeyen baÅŸarılara imzasını atmış olan Türk Hava Kuvvetleri’nin bugünlere gelmesinde emekleri zinhar para biçilemez olan bu ÅŸanlı kahramanlarımız için yerine getirilmesi ÅŸeref borcu olan bu görevin yapılması, ilk havacı ÅŸehitlerimizin mezarlıklarına da Süleyman Åžah Türbesi’ne gösterilen vefa ve hürmetin gösterilmesi konusunda hükümetimizden gereken adımları süratle atmasını bekliyoruz.

